Bir CEO düşündüğünüzde, aklınızda genellikle yoğun bir ajanda canlanır: bitmek bilmeyen toplantılar, sürekli seyahatler ve asla durmayan bir telefon. Yine de, üst düzey liderlerle tanıştığınızda veya onların hikayelerini duyduğunuzda, nadiren acele içinde göründüklerini fark edersiniz. Bir şekilde, gün içinde çoğu kişinin bir haftada başardığından çok daha fazlasını başarıyorlar. Bu fark sihir değil, disiplin, sistemler ve zaman yönetimi ile ilgili birkaç edinilmiş bilgi. İşte bu liderlerin yaşamlarına yön veren bazı dersler.
Zamanı bir para birimi gibi değerlendirirler
Paranın geliri ve gideri vardır, ama zaman asla geri dönmez. Birçok CEO, zamanı korumakta acımasızdır. Görevleri zorluklarına değil, sağladıkları değere göre değerlendirirler. Eğer bir faaliyet şirketi ileriye taşımıyorsa, ya devredilir ya da rafa kaldırılır. Warren Buffett bir keresinde, başarılı insanların hemen hemen her şeye "hayır" dediğini belirtmiştir. Bu alışkanlık, takvimlerinin dağıtıcılarla dolup taşmamasının nedenini açıklar.
Sabahlar kutsaldır
Çoğu yüksek performans gösteren kişi, sabahları e-postaları incelemek veya amansız toplantılar yapmak için harcamaz. Aksine, bu saatler, berrak bir zihne ihtiyaç duyan işlere ayrılmıştır: strateji, planlama veya başka kimsenin çözemediği problemleri ele almak. Jeff Bezos, en kritik kararlarını her zaman öğle yemeğinden önce almayı planlar. Ayrıca, sabah saatlerinin zihinsel enerji açısından en yüksek olduğu zamanlar olduğu göz önüne alındığında, neden küçük meselelere ayırmayı tercih etsin ki?
Delegasyon lüks değil, hayatta kalmadır
Hiçbir CEO her şeyi yaparak işini büyümez. Güvendikleri insanlarla çevrelenirler ve derhal kontrolü bırakırlar. Bu, kontrolü kaybetmek anlamına gelmez; aksine, çıktıyı artırmak içindir. Liderler, işlerinin yön belirlemek olduğunu, mikroyönetmek değil. Böylelikle, yalnızca kendilerinin üstlenebileceği şeylere odaklanmak için zaman kazanırlar.
Toplantılar acımasızca kısadır
Eğer zaman kaybettiren, hiç karar alınmayan iki saatlik bir toplantıya katıldıysanız, CEO'ların bu mecrayı neden sevmeyeceğini anlarsınız. Birçok üst düzey yönetici sıkı kurallar belirler: toplantılar bir gündem ile yapılmalı, mümkünse erken bitirilmelidir ve bazıları katılımı artırmak için sandalye dahi koymaz. Elon Musk bir keresinde, eğer bir toplantı size fayda sağlamıyorsa, ayrılın demiştir. Kulağa sert gelebilir, ancak bu, saatlerce zaman kaybını önler.
Tekniği kendilerine hizmet ettirirler, kendileri değil
Üretkenlik uygulamaları, dijital takvimler ve hatırlatıcılar, bir CEO’nun yaşamını düzenli tutar. Ancak burada bir püf noktası var: teknolojinin onlara yön vermesine izin vermezler. Derin bir odaklanma gerektiğinde bildirimler kapalıdır. E-postalar günde yirmi kez kontrol edilmez. Bunun yerine, birçok kişi, mesajları topluca ele almak için belirli bir zaman dilimi ayırır. Teknoloji asistan, patron değil.
Dinlenme işi tamamlayıcıdır
Bu durum birçok kişiyi şaşırtabilir. CEO'lar birer makine değildir. Uyku, aralar ve egzersizi işin kendisi kadar önemserler. Arianna Huffington, yeterince dinlenmediği için bayıldıktan sonra, uykunun başarıyı besleyen bir güç olduğu fikrini savunan bir hareket başlatmıştır. Birçok lider, dinlenmeyi vazgeçilemez bir ihtiyaç olarak değerlendirir; çünkü yorgun zihinler kötü kararlar alır. Hatta, görevler arasında kısa molalar bile onlara yeniden enerji toplama fırsatı sunar.
Önceliklerle yaşarlar, yapılacaklar listeleriyle değil
Bir yapılacaklar listesinin kolayca yarım kalan görevler mezarlığına dönüşebileceği bilinir. CEO'lar öncelikleri tercih eder. Her gün, gerçekten önemli olan iki ya da üç işi seçer ve bu konulara yoğun bir şekilde odaklanırlar. Diğer her şey gürültüdür. Günün sonunda, küçük işler tamamlanmamış bile olsa, işin şekillenmesinde etkili olan büyük işler tamamlanmıştır.
“Hayır” demek süper güçtür
Birçoğumuz başkalarını hayal kırıklığına uğratmaktan hoşlanmayız. Ancak CEO'lar, sıkça "evet" demenin karmaşaya yol açtığını hızla öğrenirler. Kendi programlarını korumak adına nazik ama kararlı bir şekilde "hayır" derler. Şirketin vizyonuyla uyumlu olmayan projelere "hayır", değer üretmeyen etkinliklere "hayır", dikkat dağıtan unsurlara "hayır" derler. Her "hayır", anlamlı bir "evet" için alan yaratır.
Plan yaparlar, ama esnek kalırlar
En iyi liderler haftalarını dikkatlice planlar, ancak katı değildirler. Bir kriz, yeni bir fırsat veya piyasada ani bir değişiklik her planı alt üst edebilir. CEO'ları etkili kılan, bu tür durumlarda esneklik gösterme yetenekleridir. Takvimlerini kılavuzlar olarak görürler, kafesel bir yapı olarak değil. Bu denge, planlama ve esneklik, kaos anlarında sakin kalmalarını sağlar.
Yansıtma, döngüyü tamamlar
Etkin liderlerin göz ardı edilen bir alışkanlığı ise yansıtma yapmaktır. Haftanın veya günün sonunda, neyin işe yaradığını ve neyin yaramadığını değerlendirirler. Bazıları not alırken, diğerleri bunu mentorları veya eşleriyle konuşarak halletmeyi tercih eder. Bu duraklama, onlara sürekli olarak gelişme fırsatı tanır; bir sonraki haftaya körü körüne girmek yerine stratejik hareket etmelerini sağlar. Bu, kaybedilen bir zaman değil, bıçağı keskinleştirmeye yönelik bir süreçtir. Yoğun bir insan ile verimli bir insan arasındaki fark, çalışılan saat sayısı değildir. Acaba bu, netlik, disiplin ve zamanı bir hazine gibi koruyan alışkanlıklarla ilgilidir. Etkili CEO'lar her göreşi peşinde koşmazlar; doğru olanları seçerler. Fazla saatler için çaba harcamak yerine, harcadıkları zamanı değerli kılmak için yeniden enerji toplarlar. Gerçekte, bu sırlar yalnızca yönetim kurullarına özgü değildir. Bir şirketi, bir aileyi idare eden veya hayatı daha sorunsuz hale getirmeye çalışan herkes, bunlardan ders alabilir. Sonuç olarak, zamanı iyi yönetmek, aslında tercihleri yönetmektir. Ve bu, hepimizin birer karar vericisi olarak pratiğini yapabileceği bir şeydir.