Ateroskleroz, uzun zamandır yaşlı bireylerle ilişkili bir hastalık olarak görülürken, artık daha genç nesillerde de giderek artan bir şekilde tespit edilmeye başlanmıştır. Obesite ve tip 2 diyabet oranlarının yükselmesi, arterlere zarar veren süreci hızlandırmakta, bu da yağlı plak birikintilerinin beklenenden çok daha erken oluşmasına yol açmaktadır. Kan damarlarındaki bu sessiz değişimler, yıllar boyunca fark edilmeksizin ilerleyebilir ve kalp krizi, felç ya da böbrek hastalığı gibi ciddi durumları tetikleyebilir. Genç bireylerde aterosklerozun erken uyarı belirtilerini tanımak, özellikle zaten diyabet veya obezite ile mücadele edenler için önleyici bir yaklaşım açısından son derece önemlidir.
Ateroskleroz Nedir ve Neden Diyabet ile Obezite Riski Artırır
Ateroskleroz, arterlerin içinde plak birikimine neden olan bir durumdur. Bu plak, kan içerisinde bulunan yağ, kolesterol, kalsiyum ve diğer maddelerden oluşur. Zamanla bu birikimler, arterlerin daralmasına, sertleşmesine ve esnekliğini yitirmesine yol açarak, hayati organlara kan akışını kısıtlar. Bu hastalık, vücudun herhangi bir yerindeki damarlara etki edebilir; kalp, beyin, böbrekler, bacaklar ya da kollar gibi bölgelerde görülebilir ve çoğu zaman erken evrelerde sessiz kalır. Ancak, arterler belirgin şekilde daraldığında veya tıkandığında, belirtiler ortaya çıkar ve bu, tıkanıklığın yerleşimine bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Diyabet: Sürekli yüksek kan şekeri seviyeleri (diyabet), kan damarlarının iç yüzeyi olarak bilinen endotelyuma zarar verir. Bu hasar, kolesterol ve yağların arter duvarlarına yapışmasını kolaylaştırarak plak oluşumunu başlatır. Zamanla, bu değişiklikler damar fonksiyonunu bozmakta, iltihabı artırmakta ve pıhtı oluşum riskini yükseltmektedir. Moleküler düzeyde, oksidatif stres, ileri glikasyon son ürünleri (AGE'ler), protein kinaz C aktivasyonu ve endotelyal disfonksiyon gibi mekanizmalar, diyabetli bireylerde bu hızlandırılmış aterosklerotik sürecin merkezinde yer almaktadır. PubMed'te yayınlanan bir çalışmaya göre, bu yollar, diyabetli insanlarda aterosklerozun erken başlaması ve hızlı ilerlemesi ile güçlü bir şekilde ilişkilidir.
Obezite: Öte yandan, obezite, yağ dokusunun endokrin bir organ olarak işlev görmesi yoluyla kronik, düşük dereceli iltihabı artırır. Yağ hücreleri, “kötü” LDL kolesterolü artırırken “iyi” HDL kolesterolü azaltan adipokinler serbest bırakırlar ve vasküler sağlığı bozarlar. AHA Dergileri'nde yayınlanan bir çalışmaya göre, bu iltihaplanma aracılığıyla endotelyal fonksiyon kötüleşir ve erken plak oluşumu teşvik edilir. Her iki durumun bir arada varlığı, “diyabesite” olarak bilinen bir durum ortaya çıkararak kardiyovasküler riski kat kat artırır. PubMed'de yayımlanan bir araştırma, hem diyabet hem de obezite durumuna sahip bireylerin, yalnızca birine veya hiç birine sahip olmayanlara göre kardiyovasküler hastalık ve subklinik ateroskleroz için en yüksek riske sahip olduğunu ortaya koymuştur. Sigara içmek, yüksek tansiyon, yüksek trigliserid seviyeleri ve fiziksel aktivite eksikliği gibi diğer faktörler, bu süreci daha da hızlandırarak birçok araştırmacının “erken ateroskleroz için mükemmel fırtına” olarak tanımladığı durumu yaratabilir.
Aterosklerozun Diğer Belirtileri
Aterosklerozun erken evrelerinde belirgin belirtiler görülmeyebilir, bu da durumu özellikle tehlikeli hale getirir. PubMed Central'da yayımlanan bir çalışmaya göre, şu uyarı belirtileri ortaya çıkabilir:
1) Kalpte Belirtiler (Koroner Arterler): Ateroskleroz kalbin koroner arterlerinde geliştiğinde, fiziksel aktivite veya stres anlarında göğüs ağrısı ya da baskı hissine neden olabilir ve bu durum angina olarak bilinir. Bazı bireylerde, kalp kası yeterince oksijenli kan alamadığı için nefes darlığı da yaşanabilir. Ayrıca, yorgunluk, baş dönmesi ya da düzensiz kalp atışları gibi belirtiler de gelişebilir, bu da kalbin azalan kan akışına karşı zorlandığını gösterir.
2) Beyinde Belirtiler (Karotid Arterler): Karotid arterlere etki eden ateroskleroz, ani ve endişe verici belirtilere yol açabilir. Bu belirtiler, kollar veya bacaklarda hissizlik veya zayıflık, konuşma güçlüğü, konuşmanın bozulması ya da kafa karışıklığı şeklinde olabilir. Bazı insanlar bir gözde geçici görme kaybı ya da yüzün bir tarafında sarkma gibi durumlar da fark edebilir. Bu tür belirtiler sıklıkla geçici iskemik atak (TIA) olarak bilinen mini felç ile ilişkilidir ve önemli bir felç riski olduğunu gösterir.
3) Bacak ve Kollarda Belirtiler (Periferik Arter Hastalığı): Ateroskleroz, bacak ve kolların periferik arterlerini tıkadığında, bireyler yürüyüş esnasında kramp veya ağrı hissedebilir; bu durum claudication olarak adlandırılır. Dolaşım problemleri ayrıca alt bacaklarda ve ayaklarda hissizlik, zayıflık veya soğuk hissettirebilir. Zamanla, kan akışındaki azalma, tırnak büyümesini yavaşlatabilir ve bacaklardaki kılların büyümesini azaltabilir. Daha ileri aşamalarda, iyileşmeyen yaralar ya da ülserler gelişebilir ve ciddi enfeksiyonlar riski artabilir.
4) Böbreklerde Belirtiler (Renal Arterler): Böbreklere kan taşıyan renal arterlerdeki ateroskleroz, genellikle kontrol edilmesi zor yüksek tansiyona neden olur. Ayrıca, ellerde, ayaklarda veya göz çevresinde şişlik görülebilir. Azalan böbrek fonksiyonu, yorgunluk ve diğer komplikasyonlara yol açabilir. Tedavi edilmediğinde, bu tür bir arterial hastalık, kronik böbrek hastalığına ilerleyebilir ve genel sağlığı önemli ölçüde etkileyebilir.
Önemli: Bu belirtiler yavaş yavaş ortaya çıkabilir ve genç yetişkinlerde sıklıkla stres, yorgunluk ya da küçük sağlık sorunları ile yanlış anlaşılabilir. Göz ardı edilmesi, tanının gecikmesine ve ciddi kardiyovasküler olaylar riskinin artmasına neden olabilir.
Kayıt: Bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve tıbbi tavsiye niteliğinde değildir. Sağlık rutininizde ya da tedavinizde herhangi bir değişiklik yapmadan önce her zaman nitelikli bir sağlık uzmanına danışmanız önerilir.
Ayrıca şu konuları da inceleyebilirsiniz | Bel ağrısının böbrek taşı olabileceğine dair 10 işaret.